Ay Portakalı
Ümran Düşünsel, ilk öykü kitabı Kırık Patika’dan sonra insan ve yaşamla kodlanmış yepyeni öyküleriyleokuyucu karşısında yine: Ay Portakalı…Yer yer şiirleşen, yer yer türküleşen ama daha çok masallaşan bir dil örgüsünün hâkim olduğu bu yeniöykülerde; insanı ve insana değeni, tutuşturanı, doğanın ve canlıların ete kemiğe büründüğünü ve çocuklarınkahraman olduğunu görüyoruz. Uzak sevinçlerle yakın hüzünlerin aynı yolda, kol kola yürüdüğüne tanık olup,yüzümüze bir ünlem imi düşürüyoruz apaçık.Ay Portakalı, zamanın hem duygusuna hem de gerçekliğine bir tarih düşümüdür ayrıca. Öykülerin sesindekidram; çocukların dilinde bir düş deryasına dönüşürken, kurulacak güzel dünyanın da birer habercisi ve birermuştucusudur aslında. Bu yüzdendir ki Ümran Düşünsel’in öyküleri, tanıdıklarımızın, dokunduklarımızın ya dao hiç anlatılamayanlara ait olanların fotoğrafıdır.Ay Portakalı’ndaki öyküler, sizi bir oğlakla sırdaş edip dağın çağrısına sürükleyebilir, oradan çekip alır ve birsürgünün kucağında ninnileyebilir. Ağaçların, sadece sevdiği çocuklara şeker dökmesine de inandırabilir.Çünkü cümle anlatıların içinde kuş konuşur, kurt dertleşir, dağ kanar, çocuklar menekşelenir. Ve aşk, içimizekederi düşürür, yakar; külünü de yasaklanmış bir dilin mahcubiyeti süpürür.Ümran Düşünsel, Ay Portakalı’nda dilin bütün sınırlarını da zorluyor. Şiirden ödünç aldığı anlatım kıvraklığınıdüzyazıya yettiği kadar giydirmesini de iyi biliyor. Detaylıyor ama gereksiz hiçbir söze meyletmiyor.Okuyucunun damağına tadı çalıyor ve geri çekiliyor hemen. Gerçeğe gerektiği ölçüde şırınga ediyor kurguyu.İşte bundandır ki öyküler, tek kerelik okunup geçileceklerden değil, şiir gibi tekrar tekrar kendini okutacakdirilikte ve derinliktedir.Ay Portakalı’nı okuyup bitirdiğinizde, yüzünüze gözünüze portakal kokusu sinecek ve uzun bir süre hiçsilinmeyecek…Ömer TURAN
Devamını Oku