Aydınlanma, felsefe tarihinde önemli bir dönem, felsefe veya anlayış olarak yer almış ve özellikle din, toplum ve siyaset alanına ciddi etkilerde bulunmuştur. Aydınlanma kavramı, içeriği ve dönemiyle ilgili kesin bir fikir birliği olmasa da genel manada Aydınlanmanın Avrupa medeniyet tarihinin on yedinci yüzyılının son çeyreğiyle on sekizinci yüzyılın sonları arasındaki bir döneme işaret ettiği söylenebilir. Aydınlanma kavramının ilk ve derinlemesine anlamının Almanya'da ve özellikle Immanuel Kant'la birlikte ele alındığı belirtilir. Aydınlanmanın negatif içeriğiyle dine, vahye, imana, metafiziksel unsurlara, kiliseye ve bunlara dayalı sosyal ve siyasi yapıya bir başkaldırıyı barındırdığı ifade edilebilir. Pozitif içeriğiyle ise aydınlanma sosyal, siyasi ve kısaca hayatın her alanında aklı, bilimi, ilerlemeyi ve liberalizmi hakim kılmak olarak belirtilebilir. Söz konusu aydınlanmanın etkisi Avrupa ve dünyanın muhtelif yerlerinde oldukça yoğun bir şekilde sürse de sonradan bu düşünce bir takım eleştirilere maruz kalmıştır. Bu eleştiriler, aydınlanmanın özellikle katı rasyonalizmi, din karşıtlığı ve siyasi alanda yansı(ma) dığı demokrasi konularında yoğunlaşmıştır.