Aydınlanma çağı dinsel inançlarda bireysel tercihlerin artık özgürce ifade edildiği ve toplumsal olarak görünür hale geldiği bir dönemdir. Dinî toleransın bir mesele olarak ortaya çıkıp felsefî bir zemin kazanması da bu dönemde olmuştur. Nitekim Aydınlanma döneminde toplumsal yapılar, farklı dinlerin ve aynı dinin farklı mezheplerinin bir arada var olduğu bir yapıya dönüşmüştür. Bu yeni çoğulcu toplum yapısında dindarlar kadar, ateistler ve deistler de kendini ifade edebilme hakkını elde etmiştir. Dinî toleransın oluşturduğu bu iklimde insanlar önemli bir kazanımı birlikte tecrübe ederler. Zira toleranslı olmak, beraber yaşama ülküsünü bütün farklılıklara rağmen gerçekleştirme iradesini göstermektir.
Elinizdeki eser, Aydınlanma döneminde dinî tolerans kavramını ele alıp inceliyor. Bu kitabında yazar günümüz açısından da önem arz eden ve Aydınlanmada önemli bir kavram olarak karşımıza çıkan toleransın, dinî tolerans algısıyla gün yüzüne çıktığını tarihsel örnekleriyle ve felsefi görüşler ışığında savunmaktadır. Eser hem tarihsel olaylar hem de bu döneme damga vuran filozofların görüşlerini inceleyerek, Aydınlanma döneminde kurumsallaşan dinî tolerans olgusuna ilişkin derinlemesine ve karşılaştırmalı bir analiz sunmaktadır.