Söze nasıl başlaması gerektiğini bir düşündü. Şöyle söylese iyi olacak gibiydi:
'Hürmetli Başkanım,
Karşınızda saygı ile eğilir, bu mektubumu lütfedip okuduğunuzdan ötürü size defalarca minnetlerimi sunarım. Fakat bir meseleyi, daha önce de olduğu gibi sizlere arz etmek isterim ki temennim bu işe derhâl bir çözüm yolunun bulunmasıdır.
Dün itibari ile parkta bir yeni çocuk daha kayboldu. Bunun muhayyilesinin dâhi korkunç ve imtiyaz gösterilemeyecek kadar abartılı bir durum gibi göründüğünün farkındayım. Dalga geçtiğimi düşüneceksiniz, fakat kaçırılan tüm bu çocukların bir tanesinin dâhi öldürüldüğüne kanaat getiresim gelmiyor. Kasabadaki polis memurları üzerilerine düşen vazifeyi, tam manası ile yerine getirmiyorlar. Kim, hangi sebep ile bu çocukları kaçırıyor olabilir, kaçırdıktan sonra hangi amâli üzerine bu çocukları kullanacaktır? Bana kalırsanız, bu işin içinde bir başka iş bulunmaktadır.
En tez zamanda buraya teşrif etmenizi yahut temsilcilerinizi gönderip olayın derinlemesine incelenmesini ve konu hakkında enine boyuna münakaşa yapılmasını arz ediyorum.'
Melih, o gün içerisinde bulunduğu bu esrarengiz olayın sır düğümlerini büyük bir bedel ödedikten sonra öğrenebileceğini ve belki de bu merakının hayatına mâl olabileceğini bilmiyordu.