Nerede aşk varsa mutlaka orada ayrılık da vardır. Ayrılığın acısını yaşamak için önce aşkla tanışmak gerekir. Hasret için sevmek, sevmek için bilmek önem arz eder. Asıl vatan olan gayb ve ruhlar âleminden ayrılıp bu âleme gelmenin adına "firak", bu âlemden adı geçen âleme gitmenin adına da "visal" denir.
Hakiki ayrılık, "Hepiniz cennetten inin!" emriyle Elest Bezmi'nde başladı. Bu ayrılığı herkes fark edemez. Nefsin perdeleri ruhun üstünden kalktıkça akıl gelişir, aklın gelişmesiyle farkındalık başlar. İşte o zaman insan hakikati görebilir. Hakikat ise sevgiliden ayrılığın yükünün çok ağır olduğudur. Hz. Mevlâna şöyle der: "Ayrılık içinde göz açıp yumana kadar geçen zaman, bir yıl gibidir." Bediüzzaman ise Mevlâna'ya şu sözleriyle katılır: "Firakın (ayrılığın) bir saniyesi bir sene kadar uzun ve visalin bir senesi bir saniye kadar kısadır." İkbal ise konuya şöyle ışık tutar: "Bizim ayrılığımız firak içinde bir visaldir."