Elimde eskiden kalma bir fener
Ortasındayım karanlık bir hengamenin
Sessizliğe doymuş hâreler var
Siyah tenli bir figanla
Uzun bir tünelin içinden geçerek
Yine yüzünden başlıyorum hikâyeme
Senin yüzünden!
Yakılır serin buselerde bin kelime bin kitabe aşk
Şiir kırılır
Bir intizarın gövdesinde sarılır
Bir şiirlik can kanar uzaklarında
Ayağının tozundan süpürülür canımın şifası
Adında bir çekim var
Adına yürür tüm hücrelerim
Hüznümün en taze masalında
Gezinirken varlığın
İsimsiz ağrılarım başlar
Birazı isyan
Birazı da üstümde emanet duran gurur
Sana benzeyen mehtabın rahminde can bulur
Bu cansız fermanla
Bu sûrur
Dört mevsimde aynı devran
Zindan yine o aynı zindan
Yollara bakıyorum
Kimliksiz prangalar ayaklarımda
Tohumsuz mağaralar ardımda
Ceviz kabuğunda sırdır yüzün
Ellerim mor
Biraz kirlidir biraz temiz
Kalbimde karanfil ezgisi
Güz boylarında
Bir devrimcin yasak şarkılarında
Kalbim her an patlamaya hazır bir mahşerdir
Şiir ki
İçli bir duânın çeşmesidir orada
Zamansa şimdi
Boş bir sayfada
İki boşluk arasında
Kısık bir sesin baş ucunda
Tabut yüklü bir cümledir
Yalnızlığımın çehresinde gök duvarı
Yağmuru senin için ağlarken gözlerim
Karışıyorum tuz tuz nehirlere
Şimdilerde bir nehir şiir aşkı sürüyorum
Yüreğimin yüzüne
Senin yüzünden