Çocukluğumun en güzel günlerini yaşadığım bu yeri seviyordum. Annemi seviyordum, hem de çok seviyordum. Bana sarılışını, öpüşünü, bakışını seviyordum. Fakat bu yetişkin ergenliğimden kurtulmalıydım. Geçmişin travmalarını atlatamamak, başkalarını suçlamak, yargılamak, benim için çok güzel bir konfor alanıydı, bir ağrı kesiciydi. Bir türlü büyüyemiyordum. Babam-Annem-Ben arasındaki o üçgenin sivri uçlarını törpülediğimde 36 yaşındaydım. Babam kimdi, bilmiyorum. İyi miydi, kötü müydü? Bir tercih yapmış, öyle yaşamıştı. Annem kimdi, biliyorum. İyiydi. O da bir tercih yapmış ve ölmüştü. Annemin ölümü babamın suçu muydu? Hayır, annemin kararıydı. Buraya gelmek de benim kararım. Artık yeni bir Tunç olmak istiyordum. Kimseyi suçlamadan, yargılamadan, yaftalamadan, başka ağrı kesiciler kullanmadan, sevdiğim kadınlarla yeni bir hayat kurmak istiyordum.