Bu kitapta yer alan yazılarda, çocukluğumda Tarsus'ta özellikle Yörükler arasında yaygın olarak kullanılan ama yazık ki bugün unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş sözlere ilişkin hikâyeler anlatılmıştır. Sözcük hikâyeleriyle birlikte, kız istemeden düğüne, mutfaktan giyim kuşama kadar Yörük kültürüne ait birçok ayrıntıyı da bulacaksınız, kitapta… Bugüne kadar kayıtlara geçmemiş anekdotlar, fıkralar, deyimler, atasözleri, alkışlar ve kargışlar…
Bu kitap, bir mersiye midir yoksa bir methiye mi? Okuyucu olarak buna siz karar vereceksiniz.
Yazarken, bazen kendimi nenemden tevarüs ettiğim zengin söz krallığının tek varisi varsaydım ve bu duyguyla yazdıklarım birer güzellemeye dönüştü. Bazen de kayıp sözcüklerin ardından yakılmış bir ağıttı, yazdıklarım. O zaman da atalarından kalanları koruyamamış bir mirasyedi gibi hissettim, kendimi.
İsterseniz bu kitaba, bir tür verasetname de diyebilirsiniz! İşte daha sağlığımda atalarımdan sesle devraldığım söz mirasını kayıt altına aldığımı ve bu yazılı kayıtları da benden sonrakilere bıraktığımı teyit ediyorum.
İsteyen bu kitabı, gecikmeli de olsa ödenmiş bir borç senedi yerine de koyabilir... Ahir ömrümde ancak ödeyebildiğim vefa borcu…