Kardeşleriyle çok vakit geçirmezdi Eşref. Onun dünyası gazeteleri, mecmuaları, romanlarıydı. Onlarda bulurdu kendini. Kendi iç dünyasında yaşardı daha çok. Ne üzüldüğünü belli eder ne de sevindiğini.
Kardeşi için üzülüyor, endişeleniyordu. Hayat onu hep sevdikleriyle mi sınayacaktı? Önce, o daha küçücükken almıştı babasını elinden. Ya şimdi kardeşini de alırsa? Düşünmek bir kenara dursun aklına geldikçe yakar sigarasını alırdı eline romanını. Kafasını dağıtır, ümitsizliğe kaptırmamaya çalışırdı. Bu gibi hissettiği durumlarda asla kardeşine mektup yazmazdı. Onun kendisinin ruh hâlini hissedeceğini düşünürdü. Kendini biraz toparladıktan sonra yazmaya başladı.