Babam, annem ve ben; sıradan bir ayı ailesiydik. Bir gün, daha önce duyulmamış bir gürültüyle uyandık.
İnsanları bilir misiniz? Hani şu tekerlekli araçlara binen ve iki ayağı üzerinde yürüyenler. İtiraf etmek gerekirse insanlardan biraz korkuyorduk. Garip hareketleri vardı. Yağmur yağarken bir sopanın ucuna tutturulmuş garip şeylerin altına gizleniyorlardı. Güneş ışıklarından rahatsız oluyor, gözlerini siyah camlarla örtüyorlardı. Bir yandan da havanın güneşli olmasına seviniyorlardı…
İnsanlar yayılmacı bir türdür. Bulundukları yerde hızla çoğalarak geniş alanlara yayılırlar. İşte başımıza gelen tam da buydu. İnsanlar, yaşadığımız ormana kadar gelmiş ve evlerimizin üzerine kendi evlerini inşa etmeye başlamışlardı! Onlar ormanımızı şehirleştirirken, bizim de şehirlilere dönüşeceğimizi o zamanlar bilmiyorduk. Her yer apartman olunca sonunda biz de bir apartman dairesine taşındık. Babam çalışmaya başladı. Sıradan bir ayı ailesi olan bizler, böylece sıradan bir şehirli ayı ailesi olup çıkmıştık. Babamla eski hayatımızı özlediğimizde de kamp yapmaya gidiyorduk.
Her şey böyle bir kamp tatilinde yaşandı ve macera başladı…