İnsanlık tarihi, insanların önce zulme ve sömürüye boyun eğişinin, sonra da zulme ve sömürgenlere karşı başkaldırısının destanlarıyla doludur. Bu başkaldırılar elbette birer destandır. Çünkü bunlar zulme karşı, bağımsızlık ve özgürlük için verilen onur mücadeleleridir. Bu savaşımlar tarih boyunca kişisel, kitlesel ve toplumsal olarak verilmiştir. Zulüm ve sömürü devam ettikçe de yeni destanlar yazılmaya, eski destanlar söylenmeye devam edecektir.
İnsanların paylaşımcılığı, dayanışma ve yardımlaşma duyguları, eşitliği ve kadına (Özellikle anaya) olan saygınlıkları dünyada iki ayaklarının üzerinde durmaya başladıktan sonra milyonlarca yıl sürmüştür. Bu nedenle bu eşitlikçi ve paylaşımcı davranışlar insanlığın genlerinde vardır.