Cumhuriyet Türkiyesi, 10 Kasım 1938'den beri sistemli bir şekilde irtifa kaybetti, günümüzde Osmanlı Türkiyesi'nin 1838-1918 şartlarını yaşıyor.
Milli güvenliğimizin can damarlarından Türk tarımı çökertildi. Stratejik önemi haiz şirketler, limanlar ve müesseseler çok kolay ve pırasa fiyatına elden çıkarıldı. Türk bankacılık sistemi yabancıların eline geçmek üzere. Sigorta şirketlerimizin sermaye paylarının çoğunluğu ellerine geçti bile. TÜİK'in Aralık 2018 verilerine göre 4,5 milyon Türk işsiz. İşsizlerimizin dörtte biri üniversite mezunu.
Türk milleti karnını doyurmanın derdine düşürüldü.
Yabancılara toprak satışı, başta GAP bölgesinde üçüncü şahıslar üzerinden İsrail'in aldığı 450 bin dönüm olmak üzere artık Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit etmektedir.
Eskiden sağcı veya solcu tanımlaması içerisinde suni bir ayrıma tabi tutulmuş, milli düşünen, önce vatan ve Türk milleti diyen aydınlar paranoyak olmakla suçlanmakta, türlü komplolarla yıldırılmaya çalışılmaktadır.
Büyük çoğunluğu Türk milliyetçisi-dindar olan milletimizin gönlünden Türklük ve vatan sevgisi sökülmeye çalışılmakta, dindarlığı da "dinci" seviyesine indirgenmek istenmektedir. FETÖ ve benzeri tarikat/cemaatler İslam'a ve Türk milletine ihanet etmişler-etmektedirler. Pek çok tarikat ve cemaat etnik çentikli tabana yaslanmakta ve/veya benzer zihniyet tarafından kullanılmaktadır. Türk vatanının parçalanması için Evanjelist-Kabalist USA, İsrail, AB ve içerideki "ceberutlar" el ele, her Türk'ün korumakla mükellef olduğu, şeref ve namusumuz olan Cumhuriyet Türkiyesi'ni yıkmak istiyorlar. İslamcı geçinenler şirketlerinin CEO'luğuna dün bol bol sövdükleri Yahudileri getirmekten çekinmiyorlar. Varlığımız büyük bir kuşatma altında ve bunun çıkış yolu da ancak ve ancak silkelenip kendimize gelmemizle mümkün!