Kur'ân-ı Kerim'de her şeyin bir beyanı bulunsa da söz konusu beyan -cüzî bazı meseleler dışında- umumî esaslar ve genel kaideler niteliğinde olup tafsîlî değildir. Sünnet ise genel nitelikli nasların taalluk ettiği hükümleri tafsîlî bir şekilde ortaya koymuştur. İslam âlimleri nass veya icmâ ile sabit olan hükümlerin illetinden hareketle hükmü nass ve icmâ'da bulunmayan meseleleri çözüme kavuşturmak için kıyasa başvurmuşlardır. Ancak âlimler kıyas yöntemiyle meselelerin hükümlere bağlanması esnasında oluşabilecek keyfiliğin ve aşırılığın önüne geçmek için fıkıh usûlü bünyesinde kıyasın kuramsal/teorik çerçevesini belirlemeye çalışmışlardır. Endülüs Mâlikî fakihlerinin önde gelen isimlerinden olan ve mütekellim, muhaddis, müfessir, edîb ve şair kimliğiyle tanınan Bâcî de bu gayeyle başta kıyasın tanımı, hücciyyeti, deliller hiyerarşisindeki yeri, fonksiyonu, kapsamı, türleri, şartları ve neyin illet olabileceği gibi kıyasa dair konuların tamamını incelemeye tabi tutmuş ve kıyasın sınırlarını belirlemeye gayret etmiştir.