Felsefi düşüncenin gücü, 21. yüzyılda dönüştürücü ve eşitlikçi amaçlar doğrultusunda nasıl kullanılabilir?
"Olay kuramı" ile Alain Badiou, "eşitliközgürlük" önermesiyle Etienne Balibar ve hakiki siyasetin koşullarını eşitlik temelinde araştıran Jacques Rancière, 1980'lerin sonundan bu yana siyasi düşünce alanında son derece verimli ve yaratıcı tartışmalara kaynaklık ediyorlar: Yarının dünyası neye benzeyecek? Birbirimize nasıl güveneceğiz? Özgür ve eşit bir şekilde yaşayabilecek miyiz?
Spinoza'dan Marx'a çeşitli düşünsel uğraklarda zenginleşerek ilerleyen özgürleşmeci geleneğin 21. yüzyılın başında bir yenilenme sürecine girdiğini öne süren Nick Hewlett, bu geleneğin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden Badiou, Balibar ve Rancière'in fikriyatını bu kitapta derli toplu ve doyurucu biçimde ortaya koyuyor. Althusser'in bu üç eski öğrencisini "özgürleşme" kavşağında buluşturan Hewlett'in yanıtını aradığı sorulardan biri şu: İçinde yaşadığımız koşullarda bu üç düşünürce öne sürülen fikirleri ve önerileri maddi hayata uygulayabilir miyiz?
Badiou, Balibar ve Rancière'i biçimlendiren siyasi ve sosyal koşulları irdeleyen Hewlett, üç düşünürün siyasi düşüncesini sıkı bir eleştirel süzgeçten geçirerek, hacimli külliyatlarındaki eksik ve sorunlu yanları ortaya koymayı da ihmal etmiyor. Badiou, Balibar, Rancière, özgürleşmeyi yeniden düşünmek isteyen herkes için eşsiz bir eser.