Tabiat kefenini giymiş, ölüme hazırlanıyordu.
Yine de o, her kıştan sonra kutlu bir baharın geleceğini biliyordu.
Zamana kaptırdığı güzelliklerine tekrar kavuşması için ölü sessizliğinde sabredecekti.
Devran hep böyle dönmüştü.
Tecrübeleri, içini ferah tutarak uyutmuştu onu.
Kimi zaman ümit kırıcı bir sesi de duymuyor değildi.
"Ya gelmezse! Ya gelmezse yeşillikler ya gelmezse göçmen kuşlar…
Nehirler çağlamazsa tekrar… Yeşermezse laleler, tohumlar…
Ya beklenen o cennet misali bahar gelmezse…"
-Yarının gençleri olacaklar bunlar… iyi yetiştirmek lazım.
Belki de büyük bir yükün altına girecekler.
Biz kışı gördük, inşallah onlar baharın gelişini görecekler.
Abdulmecit, oğlunun simsiyah yumuşacık saçlarını okşayarak konuştu:
-Çabuk büyü Ömer! İslam'ın temiz bir gençliğe ihtiyacı var.
Bahar yaklaşmakta oğlum. Sakın geç kalma.