Osmanlı Devleti, Balkan coğrafyasında fetihlere başladıktan kısa bir süre sonra tam anlamıyla bölgeyi hâkimiyeti altına almıştı. Kılıçla fethedilen bölgelerde, bölge halkının desteğini almak, adaleti sağlamak, bölgeyi şenlendirmek amacıyla istimalet politikası takip edilmişti. Halkın büyük bir kısmı yeni idareyi daha adaleti bularak Osmanlı hâkimiyetinde yaşamaya devam etmiştir. Osmanlı Devleti, fethettiği şehirlerde özellikle idareci olarak Türkleri atamış ardından bölgeye Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden getirdiği Müslüman Türkleri iskân etmiştir (Evlad-ı Fatihan). Mutlak surette iskân politikası Osmanlı Devleti'nin titizlikle uyguladığı, hem yerli halkı hem de yeni gelenleri rahat ettirecek bir yöntemdi. Osmanlı Devleti'nin takip ettiği siyaset neticesinde kısa zamanda Balkan şehirlerinin demografik yapısı değişmeye başlamıştır. Bir taraftan fethedilen bölgelerin Türkleşmesi diğer taraftan yerli halkın Osmanlı idaresi ile bütünleşmesi için çaba sarf edilmiştir.
Balkanların fethi ile birlikte Balkanlara yerleşen Müslüman Türkler, ihtidayı özendirici, teşvik edici söz ve davranışlar göstererek yerli halkın İslamlaşmasına katkı sağlamışlardır. Balkan coğrafyasında yaşayan Arnavut ve Boşnakların toplu şekilde din değiştirdikleri diğer din ve milletten kişilerin ise bireysel olarak zamana ve şartlara göre ihtida ettikleri görülmüştür
Balkan coğrafyası Osmanlı hâkimiyetinden çıkıncaya kadar gerek Anadolu'dan gönderilerek oralara yerleştirilen Türkler ve ihtida yolu ile İslamlaşan Boşnak ve Arnavutlar gerekse eski dinini muhafaza ederek varlığını sürdüren Gayrimüslimler (Rum, Bulgar, Ermeni, Arnavut, Ulah, Macar, Sırp, Slav, Kıpti, Yahudi) birlikte uzun yıllar hoşgörü içerisinde yaşamışlardır.