Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Orduları, Emperyal Batı'nın ordularıyla cephelerde göğüs göğüse çarpışırken, Yedek Subay Tuğrul'un serüveni eşliğinde, Irak Cephesi'nde Tuğrul Hoca ile İngiliz Ordu Rahibi Darell Conroy arasında düşünceler de kıyasıya çarpışmıştır. Osmanlı'da adli ve idari yapının işleyişi, İslami inanış, "Dünya Barışı", İnsanlığın tek bayrak altında birleşmesi, "Dünya Devleti" anlayışı, "Ebedi Barış", Osmanlı çökerken Türklüğün yeniden filizlenmeye başlaması, Tanzimat'ın getirdikleri, harplerin sadece orduların değil, topyekûn devletlerin çarpışması olduğu ve yıkıcılığı üzerine iki düşman (!) subay insan sevgisi özelinde, özgün düşünceler dünyasında gezinmişlerdir.
İki düşman (!) subay, silahların sesinden çığlık çığlığa: "Ey insanlar! Barış olmadan insanlık, kaygıdan korkudan ve tehlikeden kurtulamaz. Dünyaya gelen her insan sevmeyi, sevilmeyi ve saygın bir şekilde yaşamayı hak etmiştir. Hakkın, hukukun, adaletin, eşitliğin bulunmadığı bir dünyada insan 'bahtiyar' olamaz. Bugün insanoğlunun umutları tükenmiş, içinde sevgi kalmamıştır…"