İnsanoğlu ve tüm eşya gibi, devletlerin de bir kaderi vardı kuşkusuz. Osmanlı Devletinin Balkanlar, Ortadoğu, Sarıkamış ve yer yer kendi ikliminin de yurt savunması verdiği o cephelerdeki ateş hattında tahammül fersahı bir mücadelenin yaşandığına tanık olunmaktaydı. Öyle bir mücadelenin yaşandığı zamanı, mekan ve cephe şartlarını, kalıcı bir tarzda dile getirebilmek gerekiyordu.
Birinci ağızdan ve canlı bir tanığın anlatımı ile konuya önem kazandıracak dokümanter bir hatıratı sunmayı amaçlayan yazarımız Halid Yılmaz Eralp, bu çalışmasıyla Germiyanoğulları Beyliğinin yakın tarihimize kadar uzanan varislerinden Abdi Bey'in oğlu Mehmedali Alak'ın on yılı aşan cephe hayatını "Balkanlardan İskenderiye'ye Bir Esaretin Öyküsü'nü okuyucularla buluşturuyor.
Cihânı kasıp kavuran on yıl savaşlarının acı iç yüzünü tahlil ile tanıtmak,, bu kabil cihâna kan ağlatan, iç burkucu sınırları değiştiren, memleket millet ve aile yuvalarını yıkıp, düzenleri bozan savaşların böyle tekrar gündeme getirilerek, insanların ruh yapılarını sarsmak gerekli miydi diye düşünülebilir. Ölümcül hastalıklara teşhis koymadan sağlıklı bir tedâvi yapılamayacağı gibi, bu ateş hattını doğuran, tetikleyen ve kıvılcımı ateşleyen, fikirlerin sahiplerini bilmek gerek ki nesiller gelecekte böyle oyunlara gelerek kurban olmasın. Dün bizler yandık, yarın çocuklarımız yanmasın!