Bana bir resim getirdiler, şimdi yad elde,
doğduğum yerden,
Besbelli Cindilli Bayırı'ndan çekilmiş buğulu biraz akşamı.
Bu resimde yakaladığım göz yordamiyle bizim Camiiatik mahallesini,
İşte Dörtyolağzı Çeşmesi, bilek kalınlığında suyu bilmez hala akar mı?
Olsa olsa şurdadır evimiz, Çelenklioğlu Halil'in yaşlı konağı;
Ben Kasım'a kırk güven kala, bir sabah ezanı bu konakta doğmuşum.
Dedem dikmiş bahçeye İstanbul dudunu, Şam kaysısını, latinleri ninem,
Bu konakta sipahilerin, müderrislerin, beylerin hatıralariyle yaşamışım.
Birden aklıma geldi, ninemin amcası Talha Beğ'i kaldırmış dağa Bulgar eşkiyası,
Fidyesiz eksiksiz on bin altın demişler.
Yarısı bırakılmış torba içinde çaresiz, Aktaş Mağarası'na,
Sonunda iki kulağını kesip Florina'ya kanlı mendille göndermişler...