"Kara Hasan'ın ilk hedefi, en baştan gözüne kestirdiği kaptan gemisi olmuştu. Atılan ilk gülle, yüksek bordalı galinin grandi direğinin tepesini aldı. Hedefini tutturamayan diğer bir gülle bir süre havada savrulduktan sonra, hiç hesapta olmayan kilise çanına isabet etti. Bir anda yer yerinden oynadı. Barbaros'un hedefinde kilise çanı yoktu ama nasıl olmuşsa olmuş, atılan güllelerden biri kilise çanına isabet etmişti.
Bu saldırıya hazırlıksız yakalanan Aragon namlı korsan ve onun kaptanları, kara bordalı gemilerinden dışarıya kendilerini öyle bir atmışlardı ki fırlayış o fırlayıştı işte. Sonra da ellerini çenelerine dayayıp neye uğradıklarını şaşırmış bir halde, tepelerine çöken bu kasırgadan bir an önce kurtulmanın telaşına düştüler. Kara borulu kalenin burçlarından bakan askerler, gemilerdeki forslardan, başlarına çöken bu kâbusun Barbaros'a ait olduğunu fark ettiler."
Yavuz Sultan Selim'in kendisine Barbarossa lakabını verdiği Hızır Reis, yani Kaptan-ı Derya Hayreddin Paşa, bu kitapta kardeşleri İlyas ve Oruç Reis'le birlikte Osmanlı'nın en muhteşem deniz seferlerine çıkıyor...