"Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) davetin başladığı ilk günden beri kardeşlik ruhunu yaymaya çalışması Müslümanların manevi binasının sağlamlaşmasında çok büyük etki oluşturdu. Zira müminler, izzetlerinin Allah'ın ve resulünün izzetiyle bağlantılı olduğunun idrakine varmışlardı. "İzzetin tamamı Allah'ındır, Resulünündür ve müminlerindir. Ama münafıklar bunu bilemezler." (Nisa 8) Mümin, Rabbinin izzetiyle azizdir. Çünkü Allah katında en değerli kişi, en takvalı olan kişidir. Zengin olan ya da sosyal konum itibariyle en yüksek olan kişi değildir. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) müminler arasındaki sağlam esasları, İslami kurallara göre belirlemişti. O esaslardan biri de şuydu: "Müminler ancak kardeştirler." (Hucurat 10) İslami kardeşlik esasında ayrımcılık da ırkçılık da yoktur. Beyaz tenli ile siyah tenli arasında ya da Arap ile Acem arasında takva ölçüsünden başka bir fark yoktur. Takva, bir insanın kalbinde Allah'ın yer edinmesidir. Takva, insanın hayatında Allah'ın her daim hazır ve nazır olduğunun şuurunda olmasıdır. İşte bu şekilde İslam, köle ile efendiyi eşit görür."