Herkesin kendi dünyasında fethetmesi gereken zaferleri vardır. Barış Guvalar ise kendisine tanıdığı 365 günde, kendi ruhunu, bu karmaşanın içerisinde bulacağına söz vermişti ancak işler istediği gibi gitmedi. Rüyalarını saran ablası da belli ki adaleti istiyordu. Barış, o doğmadan ölen ablasının gerçekten kazayla mı yoksa bir kurmacanın başrolü olarak mı öldüğünü bulmaya çalışıyordu. Bir yandan kâbuslarını kontrol etmeye çalışırken, diğer yandan şehrin önde gelen varlıklı aileleriyle uğraşıyordu. Düştüğü karmaşık çukurun ağzı gittikçe kapanmaya başladığında boynundaki anahtara sığındı. Onu bu adaletsiz dünyadan kurtaran ise basit bir anahtar değil, arkadaşları olacaktı…