Bedeni çalınan bir gencin, hırsızlarla nefes kesen mücadelesi... Romanlarımın içine girmeyi, orada yaşayan karakterlerle vakit geçirmeyi severim. Elinizdeki itirafı yazarken ise tam tersi kıyısında, köşesinde dolaştım. Yanlışlıkla atacağım sakar bir adım, hercai akıp giden azgın bir nehre kapılıp sularında boğulmama neden olabilirdi. İşlek bir caddede karşıdan karşıya geçmek gibiydi sayfalarında seyahat etmek. Her an büyük bir kamyonun altında kalabilir, eğer hâlâ can vermediysem soluğu acil serviste alabilirdim. Son noktayı koyup korkularımdan sıyrıldıktan sonra sanki kendim yazmamışım gibi bağımsız bir okuyucu gözüyle hepsini okudum. Böylesi çok daha güvenliydi. Daha ilk sayfada heyecan koluma girdi ve romanın sonuna kadar bana eşlik etti. Bazen güldüm, bazen düşündüm, bazen de ağladım. Son sayfada yazar iyi ki yazmış dedim. Buruk bir tat ruhumu titretti. Kalemin kâğıda tutkusudur roman. Ben o tutkuyu sayfaların içinde çok defa görebildim. Hadi buyur, kapağı arala ve ne demek istediğimi kendi gözlerinle gör. Eğer içinde kendinden bir şeyler bulursan bil ki sen de bendensin ve sende de en az benim kadar hatta benden de ziyade bir delilik var. Unutma sınırları korumakla değil, sınırları yıkmakla başlar özgürlük...
Turgut Ülgezer