Cinayete kurban gideceğini söyleyen genç bir kadın, Londra'nın sakin restoranlarından birinde masasında siparişini bekleyen Hercule Poirot'nun akşam yemeğini berbat eder. Korkudan adeta deliye dönmüş olan kadın, katilini bulup "cezalandırmaması" için dedektife yalvarır. Söylediğine göre, adalet kendisi öldükten sonra zaten yerine gelmiş olacaktır.
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir… Herkes gerçeği öğrenmek ister… Ta ki gerçek ortaya çıkana kadar.
Ginny ve Adam Trustlove hayatlarını altüst eden bir acı yaşamışlardır. Her şeyi geride bırakmak için İtalya'ya tatile giderler. Huzurlu Orta Gölü'nün kıyısındaki evlerinde geçirecekleri iki hafta hayata ve evliliklerine duydukları inancı tazelemek için tam ihtiyaçları olan şeydir.
Bir gün sonra, içinde bulundukları sessizlik aynı bahçeyi paylaştıkları villaya gelen Sale ailesi tarafından bozulur. Zengin ve başarılı işadamı Marty, güzel karısı Bea ve onların kendinden emin, ayrıcalıklarla büyümüş üç çocukları. Bu sosyal ailenin Adam ve Ginny'yle iletişime geçmesi uzun sürmez. Sale ailesinin genç kızı Pippy, yeni arkadaşı Zack'i evlerine davet ettiğinde genç adam kısa sürede herkesin ilgisini çeker. Zack eski sırları açığa çıkarmakla kalmaz, şoke edici yeni sırları da beraberinde getirir. Ve hiç kimse bu genç adamın hayatlarına girişinin tesadüf olmayabileceğini aklına bile getirmez.
"Bu harika romanda uzun süre gizli kalmış sırlar açığa çıkarken yenileri yaratılıyor. Sonunda ne olduğunu öğrenmek için bekleyemeyeceksiniz."
-She-
"Harika bir dille anlatılmış duygu dolu bir hikâye."
-Dorothy Koomson-
"Ne harika bir kitap bu! Zekice yazılmış, sürükleyici ve elinizden bırakamayacağınız bir eser. Kesinlikle bayıldım ve devamının yazılmasını talep ediyorum."
-Jill Mansell-