Ermeni halkının Anadolu, Ortadoğu, Kafkasya coğrafyasındaki varlığının kökeni ve yaşayışı daima önemli bir tarihsel araştırma konusu olmuştur. Bu kadim toplululuk, yaşadığı bölgelerde tarih boyunca yaşanan mücadelelere, istilalara, felaketlere, değişimlere karşın her defasında dönüşebilmiş, varlığını sürdürmeyi, asırlık yaşanmışlıklardan süzülen geleneklerini, dilini, kültürünü sonraki nesillere aktarmayı bilmiştir. Fransa Bilimler Akademisi üyesi tarihçi René Grousset, Ermenilerin MÖ 2000'li yıllara, yani Hurrilere, Urartulara, Friglere dek uzanan tarihini çeşitli bilimsel varsayımların ışığında incelediği Ermenilerin Tarihi adlı bu önemli çalışmasında, bu halkın "nasıl kök saldığı ve bu derece geliştiği?" sorusuna cevap arıyor. Yazar kitapta, Ermeni halkının günlük yaşayışı, kültürü, Ermenicenin kökeni, Ermenilerin kurduğu krallıkların, prensliklerin, beyliklerin, Ermenilerin Hıristiyanlığı kabulünün ve Ermeni Kilisesi'nin tarihi gibi konuları incelerken çok çeşitli kaynaklardan yararlanıyor.
Bu kaynaklar arasında çeşitli dillere ve dönemlere ait sözlü anlatıların, destanların, Ortaçağ Ermeni, Grek, Arap, Süryani, Gürcü tarihçilerinden eserlerin yanı sıra, daha sonraki dönemlerde Ermenistan'da ve Batı ülkelerinde yapılan bilimsel araştırmalar da yer alıyor. Grousset çalışmasında, Ermenilerin tarih boyunca aynı coğrafyayı paylaştıgı, siyasi-kültürel ilişki ve etkileşim içinde olduğu farklı halkların, yani Bizanslıların, Perslerin, Sasanilerin, Arapların, Gürcülerin, Süryanilerin, Kürtlerin, Türklerin tarihine de farklı açılardan bakıyor. Ermenilerin Tarihi bu yönüyle, aynı zamanda, Ermenilerin Anadolu'da çokça yaşadığı Van, Muş, Kars, Erzurum, Erzincan, Bitlis, Malatya, Diyarbakır, Siirt, Urfa, Antep, Maraş, Antakya, Sivas, Kayseri gibi kentlerle ilgili tarih araştırmaları alanında da önemli bir boşluğu doldurmaya aday görünüyor.