Atatürk, dilcileri toplayarak, Türkçeye en uygun bir alfabenin hazırlanmasın istedi. 1928 yılının Ağustos ayında, İstanbul'da toplanan kurul, günlerce çalışarak yeni bir Türk alfabesi hazırladı. Mustafa Kemal'de zaman zaman kurulun çalışmalarına katıldı, yapılan tartışmaları izledi. 3 Kasım 1928'e çıkarılan bir yasa ile bugün kullandığımız alfabe kabul edildi.
Yeni Türk alfabesinin kabul edilmesi, Türkiye'nin kalkınmasında önemli bir adım oldu. O zamanlarda okuma oranı çok düşük olan Türk halkı, yeni harfleri öğrenmek için canla başla çalıştı. Bu okuma yazma çalışmasına Atatürk de katıldı. Elinde tebeşir, karatahta başında ders verdi. Bu yüzden O'na "Başöğretmen" unvanı verildi.
ATATÜRK KENDİNİ ANLATIYOR Cumhuriyetin on ikinci yıldönümü için bir dizi savsözler (sloganlar) hazırlanmıştı. Bunlar içinde şunlar vardı: "Atatürk bizim en büyüğümüzdür." "Atatürk, bu ulusun en yücesidir." Türk ulusu, yüzyıllardır bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı." Atatürk, listeyi dikkatle gözden geçirdi. Bunları ve bunlara benzer sözleri çizdi. Hepsinin yerine şunları yazdı: "Atatürk bizden biridir."