Batı Afrika'nın İslâmiyet'le tanışması, VII. yüzyıldan itibaren mümkün olmuştur. Bu dönemle birlikte Batı Afrika halkı, daha önce İslâmiyet'e girmiş olan Kuzey Afrika üzerinden bölgeye gelen Arap Müslüman tacirler aracılığıyla İslam dinini öğrenmeye başlamıştır. Çok geçmeden Kur'ân ve Sünneti daha iyi anlayabilmek için Arap dili ve edebiyatına büyük önem vermiştir. Arap dili ve edebiyatının bölgede yaygınlaşmasıyla sözlü Afrika edebiyatı, yeni yöntem ve üsluplar kazanarak yazılı edebiyata dönüşmüştür. Bölgede uzun bir süre Afrika ve Arap edebiyatının iç içe yaşaması, yeni eleştirmenler ve yazarlar tarafından "Afrika Arap edebiyatı" olarak adlandırılan yeni bir edebiyatın ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
İslâmiyet'in bölgeye girişinden 19. yüzyıla kadar İslâmî eğitim kurumlarının çoğalmasına paralel olarak Arap dili, bölgede hâkim dil olarak varlığını sürdürmüş ve Arap edebiyatı yaygınlaşmıştır. Sömürgecilerin, askerî ve kültürel olarak bölgeyi ele geçirdiklerinde ise, medreselerde Batı eğitim sistemini uygulamaya koymaları, Arap edebiyatı ile Batı edebiyatı arasında çatışmaların patlak vermesine neden olmuştur. Sömürgeciler, Afrika Arap edebiyatını ortadan kaldırmak için farklı asimile etme yöntemlerine başvursalar da Afrikalı yazarlar, onların siyasî ve kültürel istilasına karşı sessiz kalmamışlar; edebî ürünleriyle muazzam bir direniş mücadelesi göstermişlerdir.
Batı Afrika'da gelişen Arap edebiyatına dair genel bir bakış sunmayı amaçlayan bu çalışmada, öncelikle Batı Afrika Arap edebiyatının ortaya çıkışı ve gelişme süreci ele alınmış; öne çıkan bazı Afrikalı edebiyatçılar hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra Batı Afrika'daki Arap şiirinin genel yapısı ve temaları ile birlikte Arap nesrinin özelliklerine ve türlerine değinilmiştir. Ayrıca Batı sömürgeciliğine karşı Afrikalı edebiyatçıların kaleme aldığı direniş şiirleri ve nesirlerinden örnekler verilerek, Afrikalıların Batı sömürgeciliği karşısında nasıl bir tavır sergiledikleri edebî ürünleri üzerinden gösterilmeye çalışılmıştır.