Doğu da Batı da Allah'ındır. Zaten Allah'ın mülkünde olanı taksim mümkün mü?
Oysa Batılı düşüncenin orijinini yansıtan oryantalist bakış açısı, Batılı düşünüş sistemini inşa ederken Doğu'yu veya kendinden olmayanı 'öteki' olarak tanımlamak zorundaydı. Bu bağlamda Doğu, hakkında söz söylenen olarak birçok 'öteki'den sadece biridir ve Promete miti bu kurgulanmış zihniyet sisteminin temsilidir. Prometeci ruhun, varlığını inşâ etmede ötekine duyduğu zorunluluk, onun hayatla kurduğu ilişkinin kodlarını barındırır. Öznenin gözünde hayretin bir nesnesi olarak öteki kılınan şey, öznenin yaşamına katılamaz, öznelik iddiasında bulunamaz, kendisiyle bir özneymiş gibi konuşulamaz. Ötekileştirilen şey, bilgiyle keşfin, güç ile hizaya getirmenin ve iktidar ile de denetlemenin nesnesi olmaya yazgılıdır. Çünkü özne, öteki karşısında kendini Tanrı/Efendi olarak konumlandırır. 'Tek gözün evreni biçimlendirme çabası olarak oryantalizm', bunu tanımlama yoluyla yapar. Zira öteki sadece 'o'dur. Hakkında konuşulan ve kendisiyle yüz yüze gelinmeyendir. Kendisi dışındaki her şeyi tasarımlamaya dayanan bu hegomonik "ilişki", bir düşünüş sistemi olarak "öteki" addedilen toplumlara, gruplara, dinlere, anlayışlara, evrene… en nihayet öznenin yaşamını tehdit eden tüm unsurlara uygulanır. Özne böylece, kendine karşı muhtemel tehdit barındıran her şeyi, "sahip olduğu ben imgesinden hareket ederek kendine benzeyen ve benzemeyenler olarak ayırır." Özneye benzemeyen olarak öteki, artık aşağılanmaya yazgılanmış bir varlıktır.