Ülkemizde bedelli askerlikle birlikte, askerlik hizmeti hepten fakirlere kaldı. Parası olanlar sıcak yataklarında keyif çatarken, garibanın çocuğu, anasının kınalı kuzusu askere gider, karda kışta, ayazda üşür, donar, uzuv kaybeder, hatta can verir. Bunları anlamak için sadece şehitlerin evlerine bakmanız yeterli olacaktır. Ateş, onların derme çatma her haliyle fakirlik kokan ocaklarına düşer ve içindekileriyle birlikte kor ateşi gibi yakar, kül eder…
Siz hiç pusuya düştünüz mü, ya da karakolunuz basıldı mı? Yanınızda silah arkadaşınız mayına basıp yaralandı mı, ya da şehit oldu mu? Siz hiç şehit haberi verdiniz mi, ya da aldınız mı? Kelimeler boğazınızda düğümlendi mi? Arkadaşı için canını feda etmek, arkasından ağlamak, feryat figan etmek nedir, bilir misiniz?
Televizyon ve gazeteler karakol basıldı, asker pusuya düştü, ülke içerisinde ve sınır ötesinde terör operasyonunun yapıldığını, şehitlerin kanının yerde kalmadığını ya da kalmayacağını yazar ve söyler, ama gerçekte yaşananları sadece yaşayanlar ve şahitlik edenler bilir.
Terörle mücadelede görev yapan her askerin kendince anlatılacak bir hikâyesi ve yaşanmışlığı vardır. Çoğu askerin yaşadıkları, gördükleri içinde kalır, anlatmak, haykırmak ister ama yapamaz, çoğu kez içinde duyulmayan sessiz çığlıklar atar.