"Batı'da son on yılda giderek artan İslamofobi ve Müslüman karşıtlığının, "baskılayıcı din" söylemi eşliğinde, kadın hakları ve kıyafetleri (başörtüsü) üzerinden de yürütülmeye çalışılması İslâm'da kadın konusunun doğru anlaşılmasını ve anlatılmasını daha da elzem hale getirmiştir. On dokuzuncu yüzyıl sömürgeci Batılı devletlerin, bir müdahale gerekçesi olarak, "kurtarılmaya muhtaç baskılanmış Doğulu kadın" algısını harem müessesi üzerinden yürüttüğü emperyalist gelenekten beslenen bu anlayış, modern zamanlarda da başörtüsünü İslâm dininin bir baskılama ve gericilik sembolü olarak mimletme doğrultusunda evrilmiştir."
Batılı Kadın seyyahların seyahatnamelerinden yola çıkan Filiz Barın Akman, bu çalışmayla Osmanlıda kadın ve kadın hakları konusunda, unutulanları, öğretilmeyenleri ve bilinmeyenleri ortaya koyarak zihinsel dönüşüme bir nebze olsun katkıda bulunmaya çalışıyor. Kadın konusunun, Batı ve Doğu arasında gerçekleşen kültürel çatışma -müdahale- üstünlük kurma olgularında sıklıkla ön plana konulmasından ötürü bu konunun, Avrupa toplumlarıyla karşılaştırılmalı olarak sunulması aslında Oryantalist Batıcı tutumlara önemli bir cevap niteliği taşımaktadır. Batılı Kadın Seyyahların Gözüyle Osmanlı Kadını, Osmanlıda kadının konumu, kadın hakları, harem, kadın-erkek ilişkisi gibi çoğu zaman yanlış anlaşılan noktalara ve tarih derslerinde pek de üzerinde durulmayan günlük sosyal hayata ışık tutmaya çalışıyor.