Cengiz Han'ın Batıdaki Mirasçısı
Yenilmez Moğol miti Cengiz ile başlasa da bunu pekiştiren kimselerin başında Batu geliyor. Hatta, Cengiz'in soyundan gelenler arasında onun askerlik yeteneklerini asıl tevarüs eden kişi de oydu. Nitekim Cengiz'in oğulları da dahil hiç kimse, Moğol tuğlarını onun kadar uzaklara götürmemiş, hiç kimse onun kadar çeşitli düşmanları tek bir seferde alt etmemişti. Hiçbir komutan da merkezinden neredeyse yedi bin kilometre ötede, başında ülkesini savunan bir kralın bulunduğu orduyu imha etmemişti. Bunların hepsini tek bir kişi başardı: Batu.
Dahası Moğol tarihinde, merkezin dışında bir güç odağı olarak belirip bunu merkeze de kabul ettiren, böylelikle Cengiz Han zamanındaki merkezi Moğol İmparatorluğu fikrini değiştirerek devlette yapısal bir değişime neden olan kişi de Batu olacaktı. Yaşam ile ölüm, zafer ile yok oluş arasındaki ince çizgiden çok defa geçmiş olan Batu'nun 1248'de, Cengiz'in soyundan gelen pek çok kişi tarafından dedesinin tahtına davet edilmesine karşın bunu reddederek Möngke'yi kağan ilan ettirmesi ise o gün olduğu gibi bugün de çoğu kimseyi şaşkınlığa uğratıyor. Tıpkı artık kendisine direnebilecek hiçbir gücün kalmadığı bir sırada Avrupa seferini sona erdirmesi ile ilgili olduğu gibi.
Altay Tayfun Özcan bu eserinde Moğol tarihinin en iyi komutanlarından birisi olmasının ötesinde dönemin siyasetini en iyi şekilde okuyan ve hanedan içerisindeki diplomatik satrancın her bir karesinde müthiş bir üstünlük kuran Batu'nun yaşam serüvenini okura sunuyor. Aynı zamanda, tek bir bütün olarak görmeye alıştığımız Moğol İmparatorluğu içerisinde Cengiz Han'ın soyundan gelenler arasında düşmanlık ve dostluklarla gelişen güç ilişkilerini analiz ediyor ve böylelikle Moğol İmparatorluğu madalyonunun diğer yüzünü gösteriyor.