Bay Safir, size neden böyle hitap ettiğimi biliyor musunuz?
Muhakkak bu satırlara gözleriniz kayacak olsa ilk bunu sorardınız. Tabii bunu bilemiyorum.
Adınızı bilmediğim için size böyle hitap ediyorum. İçimde tutuşmakta olan bir merak var. İsminizi bile bilmeden sizi tanımanın, yakınınızda var olup sizinle sohbet etmenin, oturduğunuz koltuğun yanında nefes almanın düşüncesini taşıyorum.
Bunu deneyimleyebilmeyi, o parıldadıkça parıldayan safir gözlerinize yakından bakmayı delice istiyorum ve mümkün olabilse gözlerinizi avuçlarıma almayı, onlara şefkatle dokunmayı...
İki tane iri kristal safir...
Bakmaya bile kıyamaz, bir kadın.
Gelin, ben size her şeyi en başından anlatayım.