Tek bir günah, kendisinden önce kazanılan bütün sevaplardan daha ağır basabilir mi?
Ya da tek bir mağlubiyet, kendisinden önce kazanılan bütün zaferleri unutturabilir mi?
Küçük bir çocuğun ölümüne neden olan bir adam, bu gerçeği adamın ağzından duyan ama hiçbir şey yapamayan bir rahip ve onun da sığınmak zorunda kaldığı genç bir psikolog…
Hayatına dokunduğu herkese yaşama sevinci katan rahip, bir sarmalın içine girer. Bu durumdayken ümit ettiği tek şey Tanrı'nın yüreğine dokunmasıdır.
Tüm bu karmaşanın ortasında tozu dumana katan, pek çok şeyin net olmadığı şu hayatta görüş mesafesini daha da düşüren, insanları sadece fiziksel değil psikolojik olarak da üşüten, oturdukları hanelere zarar vermesi yetmezmiş gibi can evlerinden de vuran bir rüzgar; baykür.