Tam umudu kesmişken balkon geldi aklına. Genç adam, siyah montunu giymiş gecenin karanlığına karşı sigara içiyordu. Pervaz kenarında boş bir fincan duruyordu. Yavaşça gelip gencin yanında durdu, yüzünü ona çevirmeden "Birden kaybolunca endişelendim," dedi. "Korkma," dedi genç adam, "birden değil ağır ağır kaybolurum ben". "Kalsan olmaz mı? Yeni geldin daha." Sigarasından derin bir nefes çekti genç adam. "Şu yağmur damlasına bak," dedi. "Hangisine?" "Farketmez, hangisine istersen bak. Onu yukarı çıkaran güneşti, yeryüzüne düşüren ise güneşin yokluğu." Bir damla süzüldü aşağıya doğru, sertçe. Düşer düşmez emdi toprak damlayı. Damla yok oldu. Aynı yere bir damla daha düştü. Onu da emdi toprak, damla yine yok oldu.
Öylece bıraktı misafirini balkonda. Bir şey demeden odasına doğru yürüdü.