Elbette ve elbette ve kat'i olarak şimdi bu memlekette ehl-i siyaset garba (batıya) ve ecnebiye (yabancı devletlere) verdiği manevi rüşvetin on mislini müsalemet-i umumiyeyi (insanlığın barışı) ve tam bir kuvvet ve hükümet-i İslâmiyeye temin etmek ve ahali mabeyninde (halk arasuida) ihtilaf yerinde, ittihad (birlik) ve tesanüdü (dayanışmayı) kazanmak için âlem-i islamın istikbaldeki (gelecek zamandaki) Cemahir-i Müttefıkası (birleşik devletleri) olan dört yüz milyon Müslüman kardaşlara memleket ve milletin selâmeti için öyle azim bir bahşiş ve zararsız rüşvet vermek lazım ve elzemdir (gerekli ve zorunludur). İşte o makbul ve lazım ve çok menfaati' bahşiş ise: Teavün-ü İslami (İslami yardımlaşma) ve hediye-i Kur'âniye ve kudsi kanun-u esasi (anayasa) olan(Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın/3:103) (Mü'minler ancak kardestirier/49: 10) (Birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider/8:46) (Hiçbir günahkar, başkasının günahını yüklenmez/35:18) gibi kudsi ayetleri, Kur'ân'ın esas? kanun ları nı düstur-u hareket (hareket prensibı) etmektir." '