İnsanın geçmiş olayları içine hapsedip, onlardan çıkarım yapması ve sorunlarına çözüm bulması çok da mümkün değil. Bazen görmek için dışarıdan bakmak gerekir. Herkes gibi bakabilmek, objektif olabilmek için yazmak bence en doğrusu. Yazdığınız zaman, hikâyeniz başkasının hikâyesi olur.
Sizi hikâyenin kahramanı değil gözlemcisi yapar.
İşte o zaman özeleştiri yapmaya başlayabilirsiniz.
Bu nedenle danışanlarımın hayatlarını, onların anlattıklarının ışığında kitap haline getirip sizlerle paylaşmak istedim. Okuduğunuz zaman, kendi yaşadıklarınıza benzer şeyler bulacak, kendi iç dünyanızda yolculuğa çıkacaksınız.
Çünkü hepimizin pişmanlıkları, kavuşamadıkları ve düş kırıklıkları var.