"O sırada Gazi beni Ankara'ya çağırmıştı. Gittim, görüştük. İstanbul'daki müessesenin Ankara'ya naklini emir buyurdular. Bu uzun bir hikayedir. Çünkü henüz İstanbul'da bulunan Sultan Vahdettin'in haberi olmadan nakil işini yapmak lazım geliyordu.
Bir hayli korkular geçirerek nihayet öylece yaptık.
150 kişilik heyeti bütün levazımıyla dört vagona yükleyerek Ankara'ya naklettik. Hiç unutmam, Ankara İstasyonu ambarlarının birindeki alt kata yerleşmiştik. Üst katta da muhafaza taburu vardı. İşte o esnada Ankara'da ilk balo veriliyordu. Gazi gelirken orkestraya bu marşı çaldırdım ve gittim kendisine: 'Paşam, marşınız budur.' dedim. Verdikleri cevap aynen şu olmuştu:
'Allah razı olsun Zeki Bey. Çok beğendim, aferin!..' Bir lahza susarak düşündü ve şöyle devam etti:
'Kendi eserimi methetmek bana düşmez ama anlayanların ittifakla tasdik ettiklerine göre bu marşımız, bütün marşların içinde en güzelidir. Şimdi bunu biz kendimiz fenalaştırmak mı istiyoruz, anlamıyorum…
Hem bu kadar münakaşaya ne hacet?.. Güfte meydanda… Daha iyisini yapsınlar.'"
- Osman Zeki Üngör