Ve hiçbiri gecenin o saatinde onun, yük trenleri arasında ne işinin olduğunu bilemediler.
Bilinen: Çocukluğu trenci hayalleri içinde, trenlere baka baka, tutam tutam keçiboynuzu yemekle geçen, keçi gibi inatçı bu yalnız trencinin kaderini çizenin de yine bir tutam keçiboynuzu oluşuydu.
Hem de emekliliğine yedi ay, yirmi üç gün kala...
O gece olup bitenleri gökyüzünden seyreden Ay ise, kendini suçladı:
"Bulutlara bir girip bir çıkmasaydım belki de her şey farklı olacaktı." dedi.