Üzerinde su dövülmüş, binlerce eviyle Norveç'i selamlamıştı Guro. Bir gün destansı gecesiyle, hayaller serptiği topraklara dilden dile öyküleri anlatılacaktı. Kıyı boyunca gök gürültüsünün aydınlattığı kalkandan evlere baktığında zamanın geldiğini fark etti. Zor ama bağışlanacak nihayetlerin özgürlüğü doğmak üzereydi. Ölüme kendi onurunu vererek, kıtlık ve savaşa son verecekti. Düşmanı kımıldamadan ona bakıyordu. Gözlerindeki mavi aşağılamayı görünce, elini kaldırdı. Korumak istedikleri vardı, çevresindekiler kararıyordu. Babaların savaşıp, annelerin ağladığı tarihine aldanmayı seçmişti. İhtiyacı olanlarla mücadelesinde barışa doğru ilerlerken, aklında tek bir şey vardı; su üzerinde dövülmüş binlerce ev.