Bu bir şaka değildi. Üniversitede okumak için, Kazan'a gidiyordum. Üniversitede eğitim görmek düşüncesini kafama; bir kadınınki kadar güzel gözleri olan, çok yakışıklı, sevimli liseli bir genç olan N. Yevreinov soktu. Benimle aynı evde, çatı katındaki odalardan birinde kalıyordu. Sık sık koltuğumun altında bir kitap gördüğünden, tanışmak isteyecek kadar ilgilenmişti benimle ve çok geçmeden, öğrenmek için olağanüstü bir yeteneğe sahip olduğum konusunda diretmeye başladı.
'Doğa seni, bilimin ilerlemesine katkıda bulunasın diye yaratmış.' derdi. Uzun kara perçemi güzel bir hareketle geriye atarak. O zamanlar, insanın bilimi, bir Hint domuzu kapasitesinde ilerletebileceğini bilmiyordum.