Çiğdem, Çitlembik lakabıyla müsemmaydı, cevvaldi, kuyruğu her daim dik tutardı. Köşeleri yoktu. Yıllarca seyis maharetiyle hayatının yularını bir gergin bir gevşek bırakıp doludizgin koşmasa da bir şekilde yol almayı başarmıştı. Bir gölge bulup nefeslenmek istese de bir gözünü daima açık tutmak zorunda kalmıştı. Kimseye tam olarak güvenememiş, duygularını açık etmeyi zayıflık bilmişti. Yalnızlık, onun eşi bulunmaz öğreticisi olmuştu. Zaman zaman yalnızlığı görmezden gelmiş, ölümün çörek otu ve gülsuyu kokulu soğukluğunu hissetmesine rağmen korku ve ön yargıya öğrencilik etmeyi yeğlemişti. Her kadın gibi onun da fıtrat cephaneliğinde gizlediği özel silahları vardı. Yirmi yedi yıllık ömründe karşılaştığı tüm tehditlere göre özenle seçilmiş silahlar.