Çocukluk günlerimizi hatırlayıp biraz ezber bozsak iyi olacak. Bu nedir yahu, sıkıldım ben. Böyle miydik biz! Çok geçmeden mevsim yine değişir karakışın tam ortası, zemheridir. Hamsin gelsin diye kırk gün sayacağız başka çıkar yolumuz yok. Soba yanıyor ama eskisi gibi gürül gürül yanmıyor, odunlar mı ıslak ne! Yoksa pires kömür mü koymuş çocuklar! Sobanın o kıpkırmızı olup, gür gür gür diye ses çıkarmayışının zoru ne! Hâlbuki çocukken soba kıpkırmızı olunca babamızın pazardan aldığı mandalinaların, kan portakalların kabuklarını soyar, onları sobanın üzerine sıkar ve suyundan ateş çıkmasına heyecanlanırdık. Şimdi meşe odunu bile nazlı yanıyor. Tutuşturmak için bakkaldan aldığımız çırayı nereye koymuştuk! Yaşlanıyor muyuz ne! Ve acı zemheri çıktı, hamsin geldi derken biz gittik.