Yaklaşık beş asırdır Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul, I. Dünya Savaşı'ndan sonra hiç beklemediği bir işgalle karşılaştı. 13 Kasım 1918'de İstanbul'a giren İtilaf Devletleri, sözde işgale gelmemişti. Fiilî işgalle birlikte şaşıran ve nasıl hareket edeceğini tayin etmeye çalışan İstanbul halkı ve bu durumun yapılacak barış antlaşmasıyla düzeleceğini umut eden İstanbul Hükûmeti, 16 Mart 1920'de gelen resmî işgalle yeniden sarsıldı.
Beş yıl süren bu esaret dönemi, birçok farklı uygulamayı ve olayı da beraberinde getirmişti. Müttefik Devletler, işgal ettikleri resmî binalar; hapishanelere yaptıkları müdahaleler, İstanbul'daki kontrol faaliyetleri ve azınlıklara verdikleri cesaret ile Osmanlı makamlarını hiçe sayan hareketlerde bulunuyorlardı. Sebep oldukları asayişsizlik yüzünden İstanbul halkı için de şehri yaşanması zor bir hâle soktular. Halk, zaman zaman tepki gösterse de karşılığında Osmanlı Hükûmeti'ne danışma gereği duymayan itilaf güçleri tarafından yargılama ve cezalandırmaya tabi tutulmuşlardı.
Bu çalışmada İstanbul'un fiilî ve resmî işgal döneminde Müttefik kuvvetlerin faaliyetleri, özellikle günlük hayatta; İstanbul'daki resmî kurumlara ve İstanbul'un yerleşik halkına karşı olan tutumları, Osmanlı arşiv belgeleri ışığında değerlendirilerek bu beş yıllık esaret döneminde şehirde yaşananlara ışık tutulmaya çalışılmıştır.