Besin, insan yaşamının sürdürülebilmesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Besin güvencesine sahip olmak ise yeterli miktarda besine sahip olmanın ötesinde sağlıklı, beslenme açısından yeterli ve güvenli besine erişebilmektir. Ancak dünya genelinde her bireyin sağlıklı, yeterli ve güvenli besine erişimi ne yazık ki eşit değildir. Sağlıklı, yeterli ve güvenli besinlerin mevcudiyetinde veya sosyal olarak kabul edilebilir yollarla bu besinleri elde etme yeteneği sınırlı veya belirsiz olduğunda ortaya çıkan bu eşitsizlik besin güvencesizliği olarak tanımlanmıştır. Bugün dünya genelinde yaklaşık her on yetişkinden, düşük gelirli ülkelerde ise her dört yetişkinden biri besin güvencesizliği ile karşı karşıyadır. Besine erişimde yaşanan zorluklarla karakterize olan besin güvencesizliği bireylerin fiziksel ve zihinsel sağlığını, sosyal yaşamını ve iyilik halini olumsuz yönde etkilemesi, bununla birlikte toplumların sosyal ve ekonomik yapılarına zarar vermesi ve dünya genelinde giderek yaygınlaşması nedeniyle günümüzün önemli ve öncelikli halk sağlığı sorunlarından biri haline gelmiştir.