"Gece rahatsız bir uyku ve gereksiz rüyalardan sonra, öğretmenevinde tanıştığım üç arkadaş ile bir taksi tutarak, resmi işlemleri yaptırmak üzere Hakkâri'ye doğru yola çıktık. Yolda taksiciyle sohbet ediyorduk. Taksici çok iyi davranıyordu, rahattık. Ancak Hakkâri daha önce gördüğümüz şehirlere hiç benzemiyordu doğrusu.
Dağların arasında çarpık bir yerleşimin olduğu, çok temiz olmayan, toz duman içinde bir şehirdi. Aklımdan "hangi amaçla buraya bir şehir kurulmuş" diye düşünüp hayıflansam da insanların sıcaklığına diyecek bulamıyordum."