"Küçük bir sehpanın etrafındaki hasır oturaklarda otururken sahneli, sinemalı bir sohbet başladı. Setlerde yaşadıkları sakarlıklardan bahsederken yine herkesi güldürdüler.
Nihat ve Serhat anlatılanları dinlerken bir yandan da denizi ve şehrin karşı sahilden göz kırpan ışıklarını seyrediyorlardı. Suyun üzerindeki yakamozlar onları adeta büyülemiş,bilinmeyen uzak diyarlara götürmüştü.
Bahar Hanım, yanındaki emektar sinemacıları o yakamozlara benzetti."