Önce bir esinti geçti içimden…
Geldi, içimdeki tanıdığım ve de fark etmediğim düğümlere dokundu, fiske fiske…
Sonra rüzgâr oldu, kalbimde esti.
Rüzgârın kalbimin duvarlarını zorlayan hoyrat ellerini hissettim…
Deli divane estikçe rüzgâr, üşüdü bedenim.
Beyrut Gibi ile ilişkim böyle başladı. Benim hikâyemdi. Hem özgün, hem ortak yanlarıyla hepimize aitti. Daha sonra fark ettim ki, kalbimin rüzgârıyla mahmur, Beyrut Gibi'nin içindeydim ben de... Bir nehir kenarında, ıslak otların üstünde oturmuşum da gözlerimi huşuyla kapatmışım sanki... Nehrin aksine yukarı akıyorum... Hikâyeler geçiyor içimden... ters, düz...