Bu kitaptaki öyküler, biber gazı kullanımına dur diyenlerin sesidir.
Biber gazının adını Türkiye, yıllar önce yirmi cezaevinde eşzamanlı düzenlenen Hayata Dönüş Operasyonu'yla duydu. F tipi hapishaneye karşı çıkan siyasi mahkûmların açlık grevi direnişini kırmak için düzenlenen operasyonlarda otuz iki kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi
yaralandı, iyileşemeyecek derecede sakat kaldı. (Bu insanlık dışı uygulamanın sorumluluları hâlâ cezalandırılmadı.)
2013 Mayıs'ı sonunda Gezi'yi ve Gezi'ye çıkan yolları dolduran binlerce kişi ise ilk kez gözleri yaşararak, genzi yanarak bizzat tanıştı biber gazıyla. Kiminin gözü çıktı, kiminin kafatası parçalandı, kimileri de can verdi.
19 Haziran'da yayımlanan TTB raporuna göre "31 Mayıs 2013'ten beri bu gazdan-silahtan- yaralananların sayısı onbinleri aşmıştır. Biber gazı ve diğer kimyasal kapsüllerinin yarattığı göz kayıpları başta olmak üzere yüzlerce kişide ciddi organ hasarları oluşmuştur; onlarca kişi hâlâ bu
nedenle yoğun bakımdadır. Doğrudan etkilenmeler sonucu saptanan ölümler bugün itibarıyla 4 olmasına rağmen dolaylı etkilenmeler sonucu oluşan ölümlerin sayısı ise bilinmemektedir."
Resmi sayılarla, ilk yirmi gün içinde yüz otuz bin kapsül biber gazı kullanıldı ve Türkiye'nin yıllık biber gazı stoğu tükenmiş oldu. Ama tükenmemiş olmalı ki, polis bulduğu her fırsatta biber gazı kullanmayı sürdürüyor.
Nalan Barbarosoğlu'nun hazırladığı "Biber Gazı Öyküleri"nde Kâmil Olgun, Ali Tahir Atakan, Canan Kuzuluoğlu, Cem Binbir, Cemal Çalımer, Derya Solmazer, Erdener Ildız, Nurdan Atay, Özden Tan, Özge Akcan Sözeri, Y. Ceyda Tuncer ve Yurdagül Şahin bir araya geldi.