Her kitap adım atılması gereken bir kapı eşiğidir. Bu eşikten içeriye herkes sırtındaki yükle yani acı ve sevinciyle adım atar. Farklı bir dünyanın kapıları biz okura sonuna kadar aralanır. Farklı bir dirimsellik, farklı bir gözlem, farklı bir duyumsamayla ete kemiğe bürünmüş bütün karakterler seni karşılar, hoş geldin muştuları yankılanır, beyaz sayfalar arasında mürekkebin ustalıkla beyaz kağıtlara işlenmiş sözcükler dizilimi... Veya sınırsız, ulusların hapsedilmediği bir dünyada tel örgüler kaldırılmıştır, ütopyamızda. Özgürce kuşlar kanat çırpar, gökyüzünün buz mavisine. Artık o dünyanın bir parçasısın,yazarın kendi dünyasında öykündüğü her bir karakterle maddi manevi bir ilişki gelişir, aranızda. Artık o yazarın ruh haliyle, bir yan karakter olarak öykünün veya o anlatımın içinde bulursun, kendini. Yine okumalar yaptığımız kitapların özgünleri, yanlış yönetilen politik, siyasi oyunların cenderesindeki halk ve toplumlardan bir haber olmamızı eleştirel bir dille bizlere sağlar. Dillerin ve kimliklerin tek tipleşmesi, açık hak ihlallerini ve sömürüyü daha da açık bir yara haline getirir, tamiri onlarca seneye mal olur.
Sabahın ilk ışıkları toprağı öperken
Sırtından karanlığı yere bıraktı, usul usul…
Ve güneşle kol kola yürümeye başladı…