Her şeyi konuşabiliriz, bilimi teknolojiyi, maddeyi… Sonunda cevaplamak zorunda kalacağımız soruyu hep atlayarak o soruyu atlayabilmek için, bir türlü o soruya gelmemek için yapmayacağımız şaklabanlık yok: Olunmaya değer insan, yaşanmaya değer hayat nedir?
İnsanlığın, tahrip edilmiş dinleri inşa edenlerin yol açtığı buhrandan çıkma çabası olarak nitelenebilecek olan Batı medeniyetini inşa eden akıl, kendisini haklı olarak kilisenin anlattığı mutlağa teslim edemezdi, mutlağı da bilimde bulacağına inanarak devam etti yoluna… Bulabildiler mi? Hayır, elbette bulamadılar.
Mühim olan bilgiyle, teknolojiyle, akılla bulunanın, olunmaya değer insan, yaşanmaya değer hayatla, İslâm'la, eşya ve hadiselerin mutlak hakikatiyle bağının kurulabilmesi, buluşturulabilmesi, aradaki bağlantının kurulabilmesi. Aksi ise insanlık adına bugün gelinmiş olan kaostan ve insanlığın intihar yolculuğundan ibaret.